"Tarihi canlı bir savaş alanı, bir ideolojik çatışma bölgesi olmaktan kurtarmamız lazım"

 

Bilgisayarım “Vefat” Etti

Bu ders yılı başında üniversitemiz bizlere dizüstü bilgisayarlar dağıttı. Sağ olsunlar. Derslerimizi bu bilgisayarlarla yapıyoruz. Daha hızlılar. Teknik ve hızlı çağa ayak uydurmak lazım tabi ki…

Yeni bilgisayarımız iyi, hızlı, kullanışlı, güzel ama yıllarla tüm “dertlerimi”, “sevincimi”, “kederimi” paylaştığım masa üstü bilgisayarım ne olacaktı? Ondan bir türlü ayrılamıyordum. Onunla “muhabbete” alışmıştım çünkü. Tüm makalelerimi, kitaplarımı onda yazdım, çalışma tempoma bir gün olsun “isyan” etmedi. Cumartesi, Pazar günleri “arkadaşı” bilgisayarlar diğer ofislerde dinlenirken hafta sonları da ona sakinlik, dinçlik vermedim. Yanında oldum, onunla oldum. “Beraber” çalıştık.

Tüm “sırlarımı” onunla paylaştım. “Sır” tuttu, çünkü sadık arkadaştı. Hayatta karşılaştığın bir sıra arkadaşlar gibi değildi.

Pandemi sürecinde eve götürdüm. Derslere evde devam ederken hep onunla “konuştum”. Hep sakin sakin “dinledi” beni. Hiç isyan etmedi.

Benim için bu kadar doğma, aziz olan bir arkadaşı nasıl bırakabilirdim? Bilgi işlem birimimiz sağ olsunlar, bir süre daha masa üstü bilgisayarımı kullanmama izin verdiler. O kadar mutlu oldum ki… Keşke bu mutluluğum devam etseydi.

Yeni verilen bilgisayarı mı “kıskandı”, “yoruldu mu”, “yıprandı mı” bilemem, bir süredir “hasta” numaraları yapmaya başladı. Sabahları dokunup kalk dediğimde, “uyandırma” düğmesine bastığımda “nazlanmaya” ve nerede ise yarım saat, bir saat sonra “uyanmaya” başladı. Bilgi işleme teslim etmeği düşündüm. Ama yılların arkadaşına nasıl kıya bilirdim. Fazla bir sorunu yok, devam eder dediler, sorduklarım. Kafaya bakar mısınız, “hastalana” bileceğini bile akıl edip yakıştıramamıştım ona… O ise uyanma sürelerini uzatmaya başladı. Sabah “uyandırma” düğmesine bastığımda öğlen “uyanıyordu”.

Sonunda dün “doktor” çağırdım. “Hocam” dedi, “arkadaşınız size ömür”. Yine inanamamış, dün gün boyu “başında” beklemiştim. Son bir kez “konuşmak” istemiştim. Sağ olsun, can çekişen haliyle beni kırmadı ve öğleden sonra bir saatte “uyandı”. Daha önce ondan bulunan tüm “sırlarımı” almama rağmen son bir kez “vedalaştık”.

Ve… Bu sabah artık “uyanma” düğmesine bastığımda “can çekişmeye” başladı. Yarım saate kadar açılmak için mücadele etti ama başaramadı ve sonra da sustu… cevap veremez oldu. Bilgisayarım “vefat” etti. Emektar arkadaşımı kaybettiğim için çok üzüldüm, çok…

Son dönemlerde zamanın çarkının içinde çıkar peşinde koşan, “insanlığını” kaybeden çok arkadaş kaybettim. “Beşer, şaşar” deyip onları şimdilik bir yere bıraktım. Ne gizleteyim, doğrusunu söylersem hayatta yol yürüdüğüm, “arkadaş” zannettiğim bazı “mahlukları” “yezitleşmeleri” yüzünden kaybetmem beni Bilgisayarımın “vefatı” kadar ağrıtmadı, acıtmadı…!!!

20.04.2022

 

 843 20-04-22

  Paylaş   Tweetle   Paylaş   Paylaş   Gönder
Copyright © 2017 Doç. Dr. Elnur Ağayev | Bu sitedeki tüm görsel materyallerin hakkı saklıdır.
×
×

Avatar
Hatırla beni