• "Tarihi canlı bir savaş alanı, bir ideolojik çatışma bölgesi olmaktan kurtarmamız lazım"

Lefke’den Mektuplar – XXVII

blog-post-image
Bülent Ecevit Lefke Bölgesinde…

Kıbrıs Türkü bağımsızlığını kazanmak için çok mânialardan geçti. Aç kaldı, susuz kaldı, barınmasız kaldı, güvenlik sorunu yaşadı. Yılmadı. Silah bulamadı, ilkel silahlarla mücadele verdi. Zorluklar içinde silah üretmesini bildi. Lideriyle, aydınıyla, önderleriyle bir oldu, birlik oldu.

Gün geldi “boğazı sıkıldı” “nefes alamaz” oldu. Yüzünü Kuzey’e tuttu, doğa kanunlarına aykırı olarak oradan “güneşin doğmasını” bekledi. Bu bekleyişiyle, “bekledim de gelmedin” türküsünü radyolarında seslendiren Rumlar dalga geçti. Ha bugün, ha yarın, ha bu sabah, ha bu akşam diye diye günler, aylar, yıllar geçti. Kıbrıs Türkü üzüldü ama bir gün geleceğine inandığı kardeşleri için bekleyişini sürdürdü. Ve bir sabah uyandığında hasretini çektiği uçak sesini, özlediği Mehmetçiğinin çıkartma haberini duydu. “Bir gece ansızın gelebilirim” diyen kanı bir, canı bir kardeşleri sözlerini tutup gelmişlerdi. Kıbrıs’taki soydaşlarına karşı uygulanan vahşeti durdurmak ve ayrıca barışı getirmek için Türkiye Cumhuriyeti Temmuz ve Ağustos 1974’te Ada’ya çıkartma yapmıştı. Artık Mücahitle Mehmetçik el ele vermişti. Başbakan Bülent Ecevit’in, “Biz adaya barışı götürüyoruz” diye başlayan konuşması tüm dünyada yankılandığı gibi Kıbrıs’a da ulaşmıştı.

Kıbrıslı Türkler yıllarca çektikleri acıdan sonra oluşan yeni güvenli durumdan memnunlardı. Artık güven içinde yaşayabilir, bağımsız devletlerini ilan edebilirlerdi.

O gün ve sonrasında Harekâtın gerçekleşmesinde rol oynayan Türkiyeli liderler, komutanlar, devlet yetkilileri Kıbrıs Türkleri arasında önemli itibar kazanmışlardı. İsimleri çocuklarına veriliyor, sokak isimleri verilirken o isimler tercih ediliyor, kurumlarda, kahvelerde, evlerde resimleri asılıyordu…

Harekâtın Başbakanı Bülent Ecevit sembol bir isme çevrilmişti. “Karaoğlan” namı Kıbrıs’ta dalga dalga yayılıyordu. Böyle bir ortamda 1975 yılının başlarında Kıbrıs Barış Harekâtının başbakanı, “Karaoğlan” Bülent Ecevit yılbaşında Kıbrıs’tadır, Kıbrıs Türklerini ziyaret etmektedir.    

*          *          *

O gün Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı olan Bülent Ecevit için gelmeden önce Kıbrıs ziyareti programı hazırlandı. Bu programa göre Bülent Ecevit aşağıdaki güzergâh üzerinde hareket edecekti:[1]

2 Ocak, 1975:

Saat/08.00/               Magosa Rıhtımında Resmi Karşılama

Saat/08.10-9.10/      Magosa Namık Kemal Meydanında Halka Hitapları

Saat/12.30/               Girne’ye hareket

Saat/15.30/               Karaoğlanoğlu Şehitliğini ziyaret ve Çelenk merasimi

Saat/16.00/               Girne’de Resmi karşılama ve Şehrin Anahtar Teslimi

3 Ocak, 1975:

Saat/12.30-13.30/    Lefkoşa’da Atatürk Meydanında halka hitab.

Saat/16.00-19.00/    Çeşitli Kuruluş Temsilcileri ile Saray Otelde görüşme

4 Ocak, 1975:

Saat/08.30/               Lefke Bölgesini ziyaret için hareket (öğle yemeği muhtemelen Lefke’de alınacaktır)

5 Ocak, 1975:

Saat/08.30/               Monarga-Boğaz çevresini ziyaret için hareket

Saat/13.30/               Mehmetçik’e varış ve civarda tetkik gezisi

6 Ocak, 1975             Anavatana dönüş.

Bülent Ecevit ve eşi Rahşan Hanım 2 Ocak sabahı feribottan çıkarak Kıbrıs’a /Magosa’ya ayakbastılar (eski bakanlar Turan Güneş ve Osman Birgit daha önce adaya gelmişlerdir). Limanda büyük izdiham yaşandı, çünkü halk kurtarıcısını yakından görmek istiyordu. Hatta bir ara Ecevit’in bulunduğu araba havaya kaldırıldı. İnsanlar Ecevit’e sarılarak “bizi sen kurtardın” diye haykırırlardı.

Halkın Sesi gazetesi Ecevit’in gelişi üzerine okuyucularına Mehmetçik Takvimi ve Bülent Ecevit posterleri dağıttı. Gittiği her bölgede halka seslenişinde alanda aşağıdaki dövizler dikkat çekiyordu: “Halkçı Ecevit”, “Kıbrıs’a Huzur Getirdiniz”, “Sosyal Adaletin Sembolü Ecevit”, “Esarete Paydos”, “Kahraman Ecevit”, “Barışçı Ecevit”, “Hürriyetimiz Sizin Eserinizdir”, “Kara Günlerimizi Aklaştırdınız”, “Kıbrıs’ın İkinci Fatihi”, “Özgürlüğün Simgesi Ecevit”[2]

Gittiği yerlerde ayakları altında kurbanlar kesiliyordu. Konuşmalar yapan Ecevit, harekâtta şehit düşenlere rahmetler okuyor, harekâtın önemini, Kıbrıs Türk halkının ve Mehmetçiğin kahramanlıklarına vurgu yapıyor, Kıbrıs’a her zaman önem vereceklerine dile getiriyordu. Konuşma sonrasında da barışın simgesi olan güvercin uçuruluyordu. Mağusa’ya gelişinde kendisine kentin altın anahtarı teslim edildi ve Mağusa’ya Gazi unvanı verildi. Ecevit’in Lefkoşa’daki kalabalık mitingde halka seslenişini görmek gerekiyordu.

*          *          *

Hazırlanan Kıbrıs ziyareti programına göre Bülent Ecevit’in Lefke Bölgesine seferi 4 Ocak 1975 tarihinde gerçekleşti. Aynı günün sabahı Girne’den yola çıkan Ecevit, Karava, Malazgirt (Lapta), Mirti, Akdeniz ve Güzelyurt’tan sonra Lefke Bölgesine giriş yaptı. Aydınköy (Prastyo)’den geçen Ecevit Gaziveren’e geldi. Burada da, her gittiği yerde olduğu gibi, onu büyük bir halk topluluğu karşıladı. Atatürk büstü önünde toplanan halka ilk konuşmayı köy muhtarı Niyazi Hasan yaptı, Kıbrıs Türkü’nün mücadelesini anlattı ve Ecevit’e hoş geldin dedi. Muhtara cevap olarak konuşan Ecevit, gazi olduklarından dolayı onu kutladı ve özgür yaşamalarını diledi.[3] Doğancı köyünde de coşkun sevgi gösteriyle karşılanan Ecevit, Lefke’den önce Yeşilyurt’a (Pendaya) uğradı. Burada çiftliğe de uğrayarak çiftlik hakkında bilgi aldı. Gemikonağı’ndan geçen Ecevit Lefke’nin yolunu tuttu.

Evet, Bülent Ecevit ve yanındaki heyetin Kıbrıs’ın Batı bölgesindeki önemli bir durağı da Lefke oldu. Gaziveren, Doğancı, Yeşilyurt ve Gemikonağı güzergâhından geçip Lefke’ye ulaşacak olan Ecevit için yurdun her tarafında olduğu gibi Lefkeliler de karşılama töreni hazırladılar. Lefke ileri gelenlerinden bir grup ve birkaç öğrenci Ecevit’i karşılamak için Güzelyurt’a kadar gitseler de misafirleri yakalamayacaklardır. Çünkü Ecevit, güzergâhında bulunan köyleri gezmektedir.

Lefke’de de bir hazırlıklar yapılmış. Kaymakamlık binası önünde konuşmalar yapılacak, öğlen yemeği yenecek ve Ecevit Yeşilırmak’a gitmek üzere Lefke’den yolcu edilecekti.

Karşılama töreninin bir bölümünü de Ecevit’in ayakları altında kurban kesme olayı oluşturmaktadır. Kasap Adil Osman Nuri, şimdi Işılay Kahve olan mekânın orada hurma ağacının altında heyecanla Ecevit’in gelişini beklemektedir. Çünkü Lefkeliler bir dana almışlar ve Adil Osman Nuri’nin Ecevit gelince zaman kaybetmeden danayı kesmesi lazım. Karakter olarak da heyecanlı birisi olan Adil Osman, “Ecevit geldi, Ecevit geldi” sedalarını duyunca hemencik danayı kesmeye koyulur. Oysa Ecevit daha mekândan 300-400 metre uzakta olan Lefke TSK lokalinin oralardadır. Artık yapacak bir şey yoktur. Bir kere kurban kesilmiştir. Ecevit mekâna geldiğinde kurbanın kesildiğini fark edecektir…

Törenin ikinci aşamasını şimdi kaymakamlığın yerleştiği binanın önünde Bülent Ecevit’in halka konuşması oluşturmaktadır… Önemli bir kalabalık vardır meydanda. Ecevit ve hanımı Rahşan Hanım Lefkelilerin sevgi gösterileriyle karşılanır. Tarihi Lefke Postanesinin karşısındaki yüksek yere çıkan Ecevit halka hitaben aşağıdaki konuşmayı yapar:

“Sevgili Lefkeliler, sevgili kardeşlerim,

Sizler dört bir yanınız, sizlerin özgürlüğünüze ve canınıza kastetmiş kuvvetlerle çevrili olarak yıllarca Kıbrıs’ta Türkün özgürlüğünün ve onurunun kalesi oldunuz. Sizleri kutluyorum.

Yıllarca her baskıya göğüs gererek bu özgürlük kalesinde ay yıldızlı Türk bayrağını yükseklerde tuttunuz. Bunun için de sizleri kutlarım. Bu bayrağı uzun yıllar boyunca Lefke’de ancak birkaç günlüğüne indirebilirler ama o birkaç gün içinde ay yıldızlı bayrak bütün Kuzey Kıbrıs’ı kapladı.

Geçmiş mücadele yıllarında ve kurtuluş hareketinden ve barış hareketinden bu yana verdiğiniz şehitlere Allahtan rahmet dilerim. Kısa süre gurbet ve esaret döneminden aranıza sağ salim geri gelen kardeşlerimize “hoş geldiniz” derim.

Sevgili Lefkellier sizler uzun yıllar burada, Türkün tarih boyunca yazılmış kahramanlık tarihini bir daha yazdınız. Şimdi önünüzde yeni bir hayat, yeni bir yaşam başlıyor. Sizlerin burada ön sıralarda, aranızda beni dinleyen çocuklarınız, sizin kuracağınız yeni düzende artık sizin çektiğiniz acıları çekmeyecekler.

Sevgili kahraman kardeşlerim, Lefkeli mücahitler ve Lefkenin tümüyle mücahitleşen halkı, sizlere geçmişte verdiğiniz kurtuluş mücadelesini de ayni başarı ile vereceksiniz, zafere ulaştıracaksınız.

SORUNLAR
Sevgili kardeşlerim, zaferle bitse bile her savaş bir takım sorunlar getirir. Biraz önce Lefkeye gelirken uğradığım Gemikonağı’nda da kardeşlerimizi, hemşerilerimizi, yeni karşılaştıkları sorunlarla işsizlik sorunlarıyla karşı karşıya buldum. Bu sorunları da yeneceksiniz Türkiye’nin gücünü yanınızda bulacak, ama her şeyden önce kendi gücünüzle, kendi çalışkanlığınızla yeneceksiniz. Bu güzel topraklarda işsiz bırakmayacaksınız, ekilmemiş toprak, işlemeyen makine bırakmayacaksınız.

Sevgili kardeşlerim, Kıbrıs Türk topraklarında yeni bir Türk uygarlığını kuracaksınız. Geçmişte Türkün kahramanlığını dünyaya ispat ettiğiniz gibi önümüzdeki yıllarda da Türkün çalışkanlığını ve uygarlığını dünyaya ispat edeceksiniz.

Eşimle birlikte, arkadaşlarımla birlikte yeni yılı sizlerle birlikte kutlayabildiğim için çok mutluyum. Sizleri bu yağan rahmetli yağmurun altında daha fazla bekletmek istemiyorum. Sizler buradaki gür sesinizle, süre gelen varlığınızla, benim söyleyebileceğimden çok daha fazla şeyi bütün insanlığa ve tarihe anlatıyorsunuz. Sizlere özgür yıllar, mutlu yıllar, barış içinde yıllar diliyorum Lefkeliler..”[4]

Ecevit konuşmasını tezahüratlar altında bitirir. Lefkelilerin ona bir hediyesi de vardır. Lefke savunması sırasında şehit olan bir soydaşımızın kızı kendisine Lefkenin Türk ordusu tarafından kurtuluşunu sembolize eden, üzerinde “Ak Günlere” yazısı ve ak güvercin resmi bulunan bir plaket verir. Bunun üzerine yeniden halka hitap eden Bülent Ecevit şunları söyler:

“Sevgili kardeşlerim, sevgili arkadaşlarım, Lefkeli kızımız Ayşenin sizler adına verdiği plaketi güzel Kıbrıs’ın, özgür Kıbrıs Türklerinin, kahraman Lefke’nin bir hatırası olarak daima saklayacağım.”[5]

Kalabalık Lefke halkı karşısında konuşmasını yaptıktan sonra Ecevit ve yanında bulunan heyete o günlerde ünlü olan Ecevit desenli kumaştan (bu kumaşa Ecevit kumaşı da deniyordu) elbise giyen Lefkeli gençler ikramda bulundular.  İkram sonrası Ecevit ve yanındaki kalabalık Yeşilırmak’a gitmek üzere Lefke’den ayrılacaktır.

Yeşilırmak’ta da Ecevit kalabalık kitle tarafından karşılanacaktır. Burada da halka seslenen Ecevit, özgür yaşamlarını kurtardıklarından dolayı halkı kutlayacaktır. Ayrıca Yeşilırmak Türklerini kooperatifçilikte öncü olduklarından dolayı alkışlamış ve başarılar dilemiştir.

Programa göre gezilerine sonraki gün de devam eden Bülent Ecevit, 6 Ocak 1975 tarihinde Mağusa’ya gelerek feribotla Ada’dan ayrılmıştır.

*          *          *

Bülent Ecevit’in Kıbrıs’ta bulunduğu sırada Bozkurt gazetesinde bir de Lefkeli Mümtaz F. Fenik’in (27.12.1918-21.02.2004) yazdığı Ecevit şiiri yayınlanacaktır. Mümtaz F. Fenik’in şair olduğunu veya şiirler yazdığını Lefke’de kimlerse sordumsa tuhaf karşıladılar. İlk defa bunu duyduğunu söylediler. Ben Bozkurt gazetesinin yalanıcısıyım. Bu güzel şiirle Bülent Ecevit Lefke Bölgesin’de yazımı tamamlamak istiyorum:

Ecevit[6]

Yüzyıldır kanayan derin yaraya
Vuracak neşteri bildin Ecevit,
Girmesinler engel diye araya
Türk Kıbrıs’a safa geldin Ecevit.

Kaç hükümet geçti ve kaç başbakan
Bizdik umut dolu kuzeye bakan,
Durmaz dedim damarda akacak kan
Kördüğüme çare buldun Ecevit.

Mümkün mü unutmak yirmi temmuzu
Ondan önce gâvur kurttu biz kuzu.
Baktık uçaklar geldi dizi dizi
Garipleri mutlu kıldın Ecevit

Türkün haşmetinden dağlar inledi
Destan yazdık dostla düşman dinledi
Uçak seslerinden gökler çınladı
Gönülden gönüle yol’dun Ecevit

Aşık Mümtaz der ki bu devran döndü
Gâvurun yıldızı ne çabuk söndü
Talihin gülyüzü bize göründü
Sulh burcuna bayrak oldun Ecevit.

NOT: Yazıyı hazırlarken desteklerini gördüğüm Feridun Kemal Feridun’a, Rifat Müdüroğlu’na, Hakkı Çağlara, Vehit Nekipzade’ye, Kaan Kutlay’a, Ebru Şah Kılıçel’e, Girne Milli Arşiv ve Araştırma Dairesi’nden kıymetli arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

 


[1] Protokol Müdürlüğü, “Sayın Bülent Ecevit’in Kıbrıs Ziyaretleri Programı”, Halkın Sesi gazetesi, Yıl: 33, Sayı: 10256, 1 Ocak (Çarşamba) 1975, s. 1.

[2] Halkın Sesi gazetesi, Yıl: 33, Sayı 10257, 3 Ocak (Cuma) 1975, s. 1.

[3] Halkın Sesi gazetesi, Yıl: 33, Sayı 10259, 5 Ocak (Pazar) 1975, s. 1.

[4] “Ecevit Anayurda Döndü”, Bozkurt gazetesi, Yıl: 24, Sayı: 8198, 6 Ocak 1975, s. 1, 4.

[5] “Ecevit Anayurda Döndü”, Bozkurt gazetesi, Yıl: 24, Sayı: 8198, 6 Ocak 1975, s. 4.

[6] Mümtaz F. Fenik, “Ecevit”, Bozkurt gazetesi, Yıl: 25, Sayı: 8195, 3 Ocak 1975, s. 2